27 Mart 2012 Salı

Azmedeceksin, Hazmedeceksin...


Herkes geçiyor aynı yollardan, tanıdığımız yok yukarılardan, inatla sarılacaksın, sabredecek yaşayacaksın...........Azmedeceksin, Hazmedeceksin.......







26 Mart 2012 Pazartesi

Anksiyete

Hadi bir baştan derleyip toplayalım herşeyi:


Öncelikle baştan anlamak gerekiyor ki anksiyete bozukluğu bir fiziksel ya da zihinsel bir rahatsızlık değildir. Bozukluk kelimesi genellikle hastalık belirtilirken kullanılıyor ve bu tamamen yanlış. Anksiyete, Yüksek anksiyete, gereksiz kaygı durumu bir hastalık değildir. Sadece davranışsal bir durumdur. Size kendini hastalıklarda olduğu gibi semptomlarla değil , hisler ve duygularla gösterir. Bunun niye olduğunu açıklayayım. Anksiyete, doğal savunma sistemidir. Hayatta kalmamız için ona ihtiyacımız var. O, gerçekte bir tehlike olduğunda bizi koruyan alarm sistemimiz. Yüksek anksiyetede , anksiyete referans seviyemiz yükselir. Anlamanız gereken şu ki beyindeki bir termostat olan amigdala, birden yüksek seviyeye programlanıyor ve bu olduktan sonra yaygın anksiyete bozukluğu oluşuyor. Oluşuyor çünkü bilinçaltımız yeni bir davranış öğreniyor ve bu davranış içgüdüsel bir davranış oluyor. Yani gerçek bir tehlike olmamasına rağmen hala yüksek anksiyetenin etkilerini hissediyoruz. Bu ne demek oluyor derseniz, anksiyeteye eşlik eden bu duygular gerçek değil ve bu da sizin onları umursamayabileceğiniz anlamına geliyor, hiçbir anlamları yok çünkü. O zaman neymiş? Bu duyguların hiçbiri bize zarar veremez. Bu hisler, gögüste gerginlik , nefes alıp vermede zorlanma, baş dönmesi, vs..  şeklinde kendini gösteriyor ve kendini nasıl gösterdiğinin hiçbir önemi yok çünkü bunlar sadece hisler, kaygılı bir beyin tarafından size kaygının hala varolduğunu göstermek icin gönderilen sinyaller. Artık gerçekte böyle bir korkunun ya da korkulacak birşeyin olmadığını biliyorsunuz. O zaman bu hislerin yersiz olduklarını anlıyoruz, yersiz olan korkular da sizi herhangi bir tehlikeye karşı uyarmaya çalışmıyor ve bunlar sadece duygular olduğu için size zarar veremezler. Evet haklısınız bu duygular gerçekten korkunç, ben de yaşadım hepsini dolayısıyla nasıl olduklarını çok iyi biliyorum ama hiçbiri size zarar veremezler.Bunu anlamanız, inanmanız gerekiyor. Dünya'da anksiyete yüzünden zarar görmüş tek bir insan bile yok. Anksiyete,panik atak, korkular ve fobiler size asla zarar vermez, gerçek bu. Anksiyete bozukluğu utangaçlıktan tutun da panik atağa kadar uzanabilir. Ne olduğunun hiçbir önemi yok, önemli olan tek bir gerçek var o da sizin gereksiz, yersiz bir anksiyete düzeyine sahip olduğunuz. Gereksiz bir anksiyete düzeyine sahip olduğunuz için bununla yüzleşmeniz gerekiyor. Bu yersiz anksiyeteyi ortadan kaldırmanız gerekiyor. Nasıl yapılacağını önceki mesajlarımda uzun uzun anlattım zaten.

Bunları okuduktan sonra hayata yürümeye başlayın. Yarın demiyorum, diğer hafta demiyorum hemen şimdi diyorum. Çünkü bilinçaltınızın, bütün bu duyguların aslında hiçbirşey olduğunu ve size zarar veremeyeceğini anladığı an, değişmeye başladığınız andır. Yeniden kaygısız bir insan olmaya doğru.....
ve bu seviyedeki farkındalık sizin Amigdala'nızın verdiği kaygılı tepkileri ortadan kaldırmak için tam olarak ihtiyacınız olan şeydir. Günlerce üzerinde çalışıp, kaygısız bir insan olmaya çalışırsanız, sizin bilinçaltınız bu davranışa uyum sağlıyacaktır ve birdaha hiçbir zaman bu kaygı hislerini yaşamayacaksınız. Çünkü kaygı referansınız tekrar normal seviyeye çekilmiş olacak. Bana ben bunları denedim terapilere gittim vs. diyebilirsiniz, ama ben farklı birşey söylüyorum. Amigdala'nız, anksiyetenizin kontrol merkezi sadece davranışa cevap verir, davranışınıza göre kendini şekillendirir. Bunu bir psikiyatristle konuşarak, sadece burda yazılanları okuyarak, telkinler dinleyerek yapamazsınız. Bunu değiştirebilecek tek kişi sizsiniz......

Son olarak şunu söyleyeyim, eğer birgün bundan tamamen kurtuldum diyebilmek istiyorsanız burda anlatılanları yapmanız gerekiyor...

Kendinize iyi bakın.....

25 Mart 2012 Pazar

Bu iş bitmiştir

Evet bu iş bitmiştir canlarım. Ne tansiyon ne kalp çarpıntısı ne ritmik bozukluk ne panik ne stres ne gerginlik, hicbirsey kalmadi. Hepsi bitti. 7/24 alarm durumunda gezen bir insan suanda rahatlıktan bilgisayar başında uyuyakalmak üzere :D , Size mutlu haberi vereyim dedim. İnsallah herkes bu illetten tez zamanda kurtulur.

24 Mart 2012 Cumartesi

Sizlerden soru gelmeyince ben de yazı yazmadım bloga. Sorularınız olursa lütfen sorun. Cesaret mi edemiyorsunuz? Ne olacağından mı korkuyorsunuz? Her ne düşünüyorsanız lütfen yorum olarak yazın ve ben de size açıklamasını yapayım. İlaç kullanmak geçici bir çözüm hatta anksiyeteniz ileri seviyedeyse geçici bir çözüm bile değil. Çünkü sizin davranışlarınızı değiştirebilecek bir ilaç henüz icad edilmedi ve bundan sonra da icad edilmesi pek mümkün görünmüyor. Öyle sihirli bir hap mı arıyorsunuz? O zaman yanlış yoldasınız. Kendimizi bu kondisyona biz soktuk ve çıkaracak olanlar da yine bizleriz. Umarım herkes bunun içgüdüsel bir davranış durumundan başka birşey olmadığını anlamıştır ve ne yapması gerektiğinin farkındadır.

Not: Blogu yeni okumaya başlayanlar varsa sağ taraftan en alttaki "Arkadaşlar Merhaba" diye baslayan mesajdan itibaren yukarı doğru bütün mesajlari okurlarsa daha faydalı olacaktır.

20 Mart 2012 Salı

Sorusu olan yok sanırım....

Sorusu olan olmadığına göre takip eden herkes hemen hemen herşeyi anlamış durumda. Hadi yarın kendinize bir iyilik yapın herşeyi boşverin, rapor alın bişeyler yapıp sevgilinizi,dostunuzu ya da arkadaşınızı alıp gidin bir doğal mekana(deniz kenarı, göl vs vs..) . Rahatlayın... Uzun zamandır yapmadığınız şeyleri yapın. Kapatın telefonunuzu keyfinize bakın , bulamasın arayanlar da :)))) Ben kendimi çok iyi hissediyorum ve sizin de iyi hissetmenizi istiyorum. Ne yapıp edip dışarı çıkın ve yapmak istediğiniz şeyi yapın.... Hiçbirşey için geç değil.... Emin olun bütün bu duygular bittiğinde kendinizi yeni doğmuş bir bebek gibi hissedeceksiniz :)



19 Mart 2012 Pazartesi

Tansiyon Düştü

Uzun süredir tansiyon ölçtürmüyordum, bugün kendimi son derece rahat hissettim tansiyonumu ölçtüm ve hayatımda ilk defa 13/7.6 gördüm, nabzım da 65 :))))) , Bu benim için inanılmaz bir tansiyon. Tansiyon ilacı kullandığım zamanlarda bile tansiyonum 15/10 civarı seyrediyordu. Bir kez daha doğru yolda olduğumu anladım.Tabii içimdeki canavar bu sefer de nabzım niye bu kadar düşük diye sormadı değil , ee napsın bünye alışmış 100 civarı kalp atışına. Son olarak şunu söylüyeyim antidepresanlarınızı kendinizi hazır hissedene kadar kullanmaya devam edin ama mutlaka ve mutlaka xanax ve dideral tarzı ilaçları doktorunuza başvurarak kesmek istediğinizi söyleyin. Sizin düzelmenizde xanax ve dideral kullanmamanın hayati bir önemi var. Bu iki ilaç sizin beyninizin kaygısız bir yapı almasına engel oluyorlar....

18 Mart 2012 Pazar

Soru: iyiyken sizin gibi bende düşünebiliyorum yazabiliyorum ama bu sıkıntı içime girdiği zaman hiçbişeyden keyif almıyorum zorlasamda bişey yapamıyorum bunu nasıl yeneceğim üstüne gidin demek istiyorsunuz ama olmuyor. bu kısır döngüden nasıl kurtulacağız biz gerçekten..


Kısır döngüden kurtulmak için ilk önce o kısır döngüyü çözmek ve anlamak gerekiyor. 3. gün mesajımda çok detaylı olarak anlattım lütfen anlayana kadar tekrar tekrar okuyun. Öyle paldır küldür üstüne gidin demiyorum. Umursamamakla başlayın diyorum. Sonra kendinizi hazır hissettiğinizde yavaş yavaş birşeyler başararak ilerleyin diyorum. Ben 24 saat o sıkıntıyla yaşıyordum . Uyku denen birşey kalmamıştı, yorgunluktan bayılacak gibi oluyordum ama uyumaktan korkuyordum. Evin içinde sürekli gözlerim faltaşı gibi açık bir şekilde dolaşıyordum. Annemin babamın bana dediklerini anlamıyordum 3-4 saniye sonra tekrar soruyordum ne dedin diye. Mutfakta gezinirken kapı kapalıysa birisi açtığında irkiliyordum. Bir keresinde psikiyatrist ben seni tedavi edemiyorum başka bir uzmana başvur bile demişti :) Daha neler neler , bunları burda anlatmak istemiyorum çünkü bunların size hiçbir faydası olmayacak. Bütün yaşadıklarınızın sebebi sizin anlam Dünyanız ve amigdalanız ve bu durumu kendiniz yıllar boyunca farkında olarak veya olmayarak oluşturdunuz ve bu degistirdiginiz amigdalanizi tekrar programlamaniz gerekiyor. Buradaki ilk yazılarımı da o sıkıntılı halimle yazdım. Söylemek istediğim olay şu "sıkıntılı halimde düşünemiyorum", " sıkıntısızken düşünebiliyorum" diyerek aslında o olayı kendiniz yaratıyorsunuz bilmem farkında mısınız? Düşünebiliyorsunuz ki sıkıntınız olduğunun farkındasınız. Otomatik olarak şartlanıyorsunuz. İşte bu blogta onu anlatmaya çalışıyorum.  Hiçbir ilaç sizde , siz davranışlarınızı değiştirmediğiniz sürece kalıcı bir etki yaratamaz. Sıkıntı mı hissettiniz? Bu sizin için niye önemli ki? Bu bir duygu başka birşey değil. Gülmek, ağlamak  gibi. Bu duygu niçin oluşuyor çünkü referans kaygı durumunuz normalin üstünde resetlenmiş durumda ve siz bundan rahatsız olarak beyninize kaygı duymanız gerektiğini ve o  yüksek referans seviyesinin yukarda takılı kalması gerektiği mesajını veriyorsunuz. Güldüğümüz zaman midemiz ağrır , ağladığımızda çenemiz titrer yüzümüz kasılır ama bunların hiçbirinden rahatsız olmayız demi? Çünkü nedenini biliriz. Ee o zaman bundan rahatsız olmanın ne gereği var? Umursamayacaksınız. Döngüyü bilinçli olarak kıracaksınız. Günlük hayatta yaptığınız işlere her ne olursa olsun devam edeceksiniz. Yapmak istediğiniz ama yapamadığınız şeyleri yapacaksınız ama kendinizi çok fazla zorlamayacaksınız. Yavaş yavaş , siz birşeyler başardıkça amigdalanızın o seviyesi biraz aşşağı inecek buna karşılık siz daha fazla şey yapacaksınız ve bir bacakacaksınız ki tamamen normal seviyeye inmiş....  Herşey aşama aşama.... Sizinle 12 senelik tecrübemi ve araştırmalarımı paylaşıyorum bu blogta. Eğer anlamadığınız birşey varsa tekrar sorabilirsiniz.

17 Mart 2012 Cumartesi

Soru: Neden normal zamanlarda anksiyete semptomlarini yaşıyoruz

Harika bir soru gerçekten. Neredeyse bütün panik atak ya da anksiyete rahatsızlığı olan kişilerin kendilerine sorduğu bir soru. "3.Gün" başlıklı yazımda değinmiştim, Amigdala diye bir organ var demiştim. Badem şeklindeki bu organin kendine göre bir normal durum seviyesi var. Karşılaştığımız zorluklar, duygusal durumlar , üzüntüler veya kötü olarak anlamlandırdığımız bir durumda bu önceden belirlenen "normal durum seviyesi" normalin üstünde olacak şekilde takılı kalır. Zaten problemin asıl kaynağı da burda. Amigdala onu normal seviyesiymis gibi algilamaya başlar kendisine reset atar. Dolayısıyla biz semptomları yaşamaya devam ederiz. Beyin yine ayni durumdan dolayi risk aramaya başlar bütün duyu organlarınız daha hassaslaşır ve dışarda tehlike yaratacak birşey bulamaz. Daha sonra ne mi olur? Tahmin edeceğiniz gibi kendi içinize bakmaya başlar. Orda ne bulur? Amigdalanizin yuksek seviyede kendini resetlemesinden dolayı olusan semptomlardan herhangi birini. Hangi semptom oldugu hic farketmez o tamamen yine beyindeki anlamlandirma duygusuyla ilgilidir. Kimi agridan korkar kimi uyusmadan. Mesela beyniniz sizin yuksek hizda veya sert sekilde atan kalbinizi buldu? ve bunu bir tehdit olarak algiladi. Ne olacak? Bu tehditle savasabilmek icin daha fazla adrenalin salgilanacak ve daha fazla semptom yasamaya devam edeceksiniz. En ust noktada da hooopp panik atak :) Demek ki neymis Panik atak ve anksiyete ve aslinda obsesif dusunceler birbirinden ayri seyler degil aslinda hepsi ayni seyler. Sadece seviye farklariyla birbirinden ayriliyorlar. Mantik bu tamamen. Bu dongu boyle devam edip gidecek. Dolayısıyla, amigdalanin yuksek seviyede reset atmasindan dolayi olusan semptomları bir tehdit olarak gormeyip hayata yurumek gerekir. Aksi şekilde yaptığınız her davranış amigdalaya "Evet amigdalacim sen haklısın, bu bir tehdit, ben bunla savaşmalıyım" mesajı vermekten ve varolan anksiyetenizi arttirmaktan başka birşey yapmayacak. Bu dongude takildiginiz herhangi birsey varsa lutfen sormaktan cekinmeyin. Soru icin tesekkurler.

Acisa da oldurmez

Bugun herhangi birsey yazmayacagim, herseyi yeterince acik bir sekilde anlattigimi dusunuyorum. O yuzden bundan sonra sadece yorum kismina soru gelirse onlari cevaplandirmak icin yeni yazilar yazacagim.


16 Mart 2012 Cuma

Geri Dönüs

Merhaba,
Geri geldim :) , Harika zamanlar geçirdim. Harika miydim? Hayir degildim ama eskisi kadar kotu durumda da degildim. En guzeli iyi miyim kotu muyum, bugun iyi mi gecti kotu mu gecti, nasil hissediyorum tarzi sorulari birakip hayata yurumek. Isin sirri da burada. Ben bilgisayar basina oturup suan yazdiklarimi yazamayacak kadar kotu durumdaydim. Oyle ki cogu zaman oturmadan ayakta egilerek yaziyordum. Evin icinde gozlerim faltasi gibi acilmis bir o uca bir bu uca dolanip duruyordum. Suanda cayimi yudumlayarak bu yaziyi yaziyorum. Artik gun icinde anksiyeteyi tamamen unuttugum uzun sureli zamanlar gerceklesmeye basladi. Yani kisacasi donusum basladi eger bu noktada birakirsam hersey eskiye geri donebilir, o yuzden devam edecegim. Tekrar soyluyorum bu bir alisilmis otomatik davranis bicimi, tipki tirnak yemek gibi. Tirnak yiyenler stres uyaranina karsi tirnaklarini agizlarina goturerek tepki verirler.    Beynimiz stres uyaranina karsi tepkisiz kalmayi ogrenene kadar ona bunu ogretecek davranislari surdurmek gerekiyor. Gercekten olayin aslinda bu kadar basit olacagini dusunememistim. Hayatin icine tekrar dondugumde onyargilarimi cok daha iyi farkettim ve gozlemledim. Duvari yillardir kendim olusturmusum simdi gecemiyorum dedim hep kendi kendime ve o tuglalari teker teker sokmeye basladim. Basarili oldugum dusuncesindeyim. tam 12 yildir beynime ogrettigim davranislarin bircogunu bu kisacik sure icinde silmeyi basardim bu gercekten harika. Bu herkeste farkli zaman sureleri icinde sonuc verecektir, cunku herkesin genetik yapisi, bulundugu ortam kosullari farklidir. Ne zaman olursa olsun mutlaka sonuc alinacaktir. Artik Turkiye'de de ilaç tedavisi yerine CBT(Bilişsel Davranışsal Terapi) uygulayan psikiyatristler var. Eger tek basiniza bunlari yapamiyorsaniz mutlaka CBT yontemini uygulayan bir psikiyatriste basvurun. Emin olun yaklasik 1 ayda kullandiginiz ilaclari keseceksiniz(doktor kontrolunde) ve kendinizi ilac kullandiginiz zamanlardan daha iyi hissedeceksiniz. Her ne yaparsaniz yapin sunu unutmayin hayatta hicbir donusum sureci aniden meydana gelmez. Uzun bir hazirlik evresinden gectikten sonra meydana gelir.

Bu arada yorumlarinizi goremeyip uzuldugumu de belirtmek isterim.....

8 Mart 2012 Perşembe

Fasulye'nin Faydaları

Hala inanmayan arkadaşlarımız varsa gelelim fasulyenin faydalarına. Ne demiştik bütün bunların sorumlusu bir termostat görevi gören "amigdala"nın normal seviyenin üstünde bir durumda çakılı kalması idi. Peki bu niye bizim bütün vücudumuzda böyle etkilere sebep oluyor. Ben sadece o stresi yaşasam da yaşamasam da vücudumda semptomlar oluyor diyen kendim dahil birçok kaygılı kişi biliyorum. Tamam ben panik olduğumda kalbim hızlı atmaya başlıyor ama bazen hiç panik değilken gün içinde kalbimin hızlı attığını farkediyorum diyorlar. Evet gayet olası bir durum çünkü olması gereken de bu. Eğer amigdalanız normalin üstünde bir seviyede çakılı kaldıysa bunları yaşamanız çok normal. Amigdala denen bölge beynin ve vücudun kontrol mekanizması olan Hipotalamus'a mesaj gönderir ve Hipotalamus diğer birçok faktörle birlikte amigdalanın gönderdiği mesaja göre gerekli hormonların salgılanmasını, sinirsel uyarıların yapılmasını sağlar. Kalbinizin atmasından tutun bağırsaklarınızın çalışmasına kadar hemen hemen herşey Hipotalamus'un kontrolündedir. Eee, dolayısıyla sizin amigdala seviyeniz yukardayken panik olsanız da olmasanız da vücudunuzda anormal bir semptom görmeniz normal. İşte olay tam burda başlıyor, diyelim siz anormal olan o semptomu farkettiniz , ne oluyor? , beyniniz otomatik olarak geliştirmiş olduğunuz katostrofobik(yıkıcı) düşüncelerle olayı hayal gücüyle büyütüyor ve sizin amigdalanızın seviyesi biraz daha artıyor. Yani biz zaten yüksek seviyede çakılı kalan amigdalaya diyoruz ki aslında sen haklıymışsın gerçekten bir tehlike varmış sen devam et yüksek seviyede kalmaya. Panik atak da bunun en son seviyesi. Şimdi bu durumun önüne geçmek için ne yapmamız gerekiyor? Artık vücudumuzdaki semptomları önemsemekten her semptom için farklı ilaç kullanmaktan vazgeçeceğiz. Onları yok sayacağız. Çünkü onlar gerçekte olan şeyler değil , tamamen sizin sinir sisteminizin bir yaratımı, bir hayal ürünü. Midenizde hissettiğiniz kasılmalar ya da şişkinlikler mideniz rahatsız olduğu için değil sinir sisteminiz yüksek anksiyete seviyesinde çakılı kaldığı için. Vücudunuzun hiçbir yerinde herhangi bir sorun yok ve bundan sonra da anksiyete yüzünden bir sorun olmayacak ama bu duyguların bu hayal ürünlerinin sonu yok. O yüzden biran önce bunları saf dışı bırakmamız gerekiyor. Amigdala davranışlarımızı ve bilinçli düşüncemizi görüp bir süre sonra normal seviyesine inecektir. Bunları yazıyorum aranızda hala kalbim hızlı atıyor diye Dideral alanlar varsa, bunları yazıyorum her panik olduğunda ağzına Xanax alanlar varsa diye. Bu yaptığınız davranışları bu yazıyı okuduktan sonra bir düşünün lütfen bu davranışlar amigdalanıza bilinçaltınıza ne mesaj veriyor? Mesaj şu " Haklısın vücudumda ters giden birşeyler var ve ben hastayım , benim ilaç kullanmam  gerek, o olmadan bunların hiçbiri geçmeyecek" ve her bu mesajı verdiğinizde anksiyeteyi geçtim kendi kişiliğinizi de bilinçaltınızda zedeliyorsunuz. Lütfen anlayın bunu , oturun düşünün, araştırın...... Size hiçbirşey olmayacak merak etmeyin olacak olsaydı ben 12 senedir 1500 kere kalp krizi geçirirdim herhalde. Bunlar tamamen duygularınız ve kanınızdaki kimyasalların sebep olduğu şeyler başka hiçbirşey değil. Güçsüzler, anlamsızlar dolayısıyla onları ihmal edebilirsiniz. Lütfen artık ihmal edin ve hayata yürüyün. Gerisinin geldiğini zaten göreceksiniz. Bu sayfayı tamamen, benim yaşadıklarımı başkaları da yaşamaya devam etmesin diye açtım. Ve sadece bu amaçla yazıyorum. Şunu lütfen anlayın davranışlarınızı değiştirmediğiniz sürece hiçbirşey değişmeyecek. Anksiyeteniz çok hafifse ilaç kullanırsınız , ilaçlar musluğu kapatır ama biraktıktan sonra tekrar eski halinize dönersiniz. Çünkü hiçbir ilaç sizin davranışlarınızı ve duygularınızı , sizi siz yapan şeyleri sonsuza kadar değiştiremez. Sizlere bunları açık açık anlatıyorum ki ben onlarca psikiyatriste gittim kimse bana bu şekilde anlatmadı. Ben kendi kendime araştırıp öğrendim. Sonra aradım böyle böyle dedim doğru dedi doktor , eee dedim siz bana niye bunu anlatmıyorsunuz? Bana silahın aslında silah olmadığını oyuncak tabanca olduğunu anlatmadan silahtan korkmamamı nasıl beklersiniz dedim tak sustu kaldı. Benim babam da doktor, doktorlara saygım sonsuz ama malesef çoğu doktor olaya karşıdaki hastaya durumu açıklayıcı şekilde yaklaşmıyor. Asıl sistemi anlatmıyor ve çocuğa şeker atarmış gibi adrenalinin etkisi o diyip geçiyor. Ee hasta durup dururken kalbinin attığını görürse ne alaka adrenalinle demez mi? Size ve tedavi olacağina olan inancı zedelenmez mi? Herneyse bunları işte bu yüzden yazıyorum. Dünya'nın neresine giderseniz gidin , insan beyninin nasıl çalıştığını bilen birisine anlattıklarımı sorun, hepsi %100 olarak katılacaktır. Çünkü anlattıklarımın hepsi bilimsel gerçektir. Bilimsel gerçekler hayatta her zaman doğru olarak karşımıza çıkmıyor ama inanın bu aynı zamanda yaşamsal bir gerçek. Lütfen artık oturup oflayıp puflamayı bırakıp birşeyler yapın. Hepiniz hayatta çok iyi yerlere gelebilecek kişilersiniz. Hedefi koyun ve yürüyün..

Herşey geçecek gidecek ama anksiyeteye harcadığınız zaman geri gelmeyecek, o yüzden bir saniyenizi bile artık ona ayırmayın... Artık içgüdüsel olmuş bu davranıştan kurtulun.

İyi ki varsınız , Dünya sizinle değerli....

Not: Birkaç gün yazamayabilirim, şehirdışına gideceğim. Lütfen ben yazsam da yazmasam da anlattıklarımı bilinçaltınıza ve üstünüze kazıyana kadar okuyun... ve birşeyler yapın. Geldiğimde iyi haberleri sizlerden duymak istiyorum. Yorum kısmından rahatlıkla yorum bırakabilirsiniz...

5. gün

Geldik beşinci güne. Bütün ilaçları bırakmış olmama rağmen dün gece mükemmel kesintisiz 10 saat uyudum. Kendimi acayip zinde hissediyorum. Az da olsa hala biraz kaygılıyım ama bunun neden olduğunu bildiğim için herhangi bir problem yok. Beynimi kaygısız bir duruma adapte etmem gerekiyor. Birazdan spor yapacağım. Henüz 5 gün olmasına rağmen, ilaçları aniden kesmeme rağmen eskiye göre çok çok iyiyim. Demek ki davranışlarımız, beyindeki tepkiyi çok kolay bir şekilde değiştirebiliyormuş bu da benim araştırmalarımın doğru olduğunu gösteriyor. 10 saat kesintisiz uyku benim için bir hayaldi(yatarken xanax almazsam), şuan hissettiğim zindelikse belki 1.5 senedir bana hiç uğramamıştı. Gerçekten mükemmel sonuçlar alıyorum. Eğer diğer gönderilerimde söylediklerimi yapanlar varsa onlar da sonuçlarını görmeye başlayacaklardır. Anksiyetenin son bulmasına az kaldı :) , Bilinçaltınızda anksiyetenizi arttıran yaptığımız davranışları daha detaylı olarak sıralamak istiyorum. Eğer sadece aşşağıdakileri yapmazsanız bile kendinizde 1 hafta içinde çok büyük değişimler hissedeceksiniz ve bu sizin umudunuzu daha da arttıracak. Bunları yapmayın lütfen, bu davranışlar varolan anksiyetenizi arttırmaktan başka birşey yapmayacak. Size hiçbirşey olmayacak. Tansiyonunuz yükselse bile, kalbiniz deli gibi çarpsa bile asla ve asla hiçbir zarar görmeyeceksiniz. Dünya'da panik atak ya da anksiyete yüzünden zarar gören hiçbir vaka yok. Duygular kime zarar vermiş? Verebilir mi? Duygular ve hisler size asla zarar veremez. Sizin gibi ve sizden çok daha kötü durumda olan milyonlarca insan var. Lütfen artık kendinize yeni korkular yaratmayı bir kenara bırakın ve işe bunları yapmamakla başlayın:


1- Sürekli doktora gitmek,  çeşitli testler yaptırmak
2- Tansiyon ve nabız ölçtürmek(Anksiyete yüzünden ikisi de yükselebilir)
3- Panik Atak sırasında ilaçlara sarılmak veya başka birilerinden bişeyler beklemek
4- Sürekli bize hiçbir yararı olmayan, olumsuz cümleler kurmak.
5- İnternetten belirtileri araştırmak.
6- Panik atak forumlarına veya girip, sürekli oradaki insanların yazdıklarını okumak.
7- Kendinize sürekli anksiyete gibi bir rahatsızlığınızın olduğunu söylemek. Barındırmayın bu düşünceyi.
8- Her atakta acile gitmek
9- Sürekli elinizi kalbinize atmak
10- Anksiyetenizin oluşturduğu düşüncelere takılı kalarak onu idame ettirmek.

Sadece bunları yapmamakla bile varolan anksiyetenizi azaltacaksınız.... Ben söylemiyorum bunu mantık söylüyor ve benim yaşadıklarım da bunu gösteriyor. Bunları yaptığım zamanlar günde 20 kere panik atak geçiriyordum. .... Sakın unutmayın Amigdala'nın anladığı tek dil sizin davaranışlarınızdır... Nasıl konuştuğunuz, nasıl yürüdüğünüz , hayata karşı nasıl durduğunuz vs. Unutmayın siz korku ve kaygıyla hayata yürürseniz o da size anksiyeteyle cevap verecektir.

Sevgilerimle,

7 Mart 2012 Çarşamba

Mükemmel deneyim

Evet, 4. gün sonunda artık iyice kendi yarattığım tabularımı yıkmanın zamanı geldi diye düşündüm ve az önce yaklaşık bir buçuk senedir çıkamadığım yokuşu çıktım. Yokuş dimdik ve 1 kmye yakın bir uzunlukta. Öyle ki arabayla çıkarken bile araba zorlanıyor. Evet , 1.5 senedir çıkamıyordum o yokuşu çünkü korkuyordum anksiyete seviyem üst düzeyde olduğu için bu en ufak bir harekette kalbimin daha fazla atmasına sebep oluyordu. Bugün bunu yıktim ve her ne olursa olsun yapmaya karar verdim. Üstelik bir de gerçek bir tehlike vardı yokuş tamamen buzla kaplıydı ve benim ayağımda yağmurda bile kayan spor ayakkabılarım vardı :) , 2-3 kez kayma tehlikesi geçirsem de vazgeçmedim. Başladık yokuşu çıkmaya ilk başta bildiğimiz nefes alamıyormuş hissiyle başladı önemsemedim , biraz ilerledikten sonra kalbimin sesini duymaya başladım. Daha sonra kalp atışlarımı boynumda ve kollarımda hisseder duruma gelmiştim ve gerçekten çok hızlı atıyordu. Tabii aklımdan hiç eksik olmayan acaba bişey mi olacak , ya burda kalp krizi geçirirsem, ya şu olursa ya bu olursa gibi düşüncelerden bahsetmeme gerek yok sanırım. Velhasıl efenim yokuşun ortasına geldiğimde artık kalp atışlarımla birlikte bedenimin de titremeye başladığını farkettim. Biran için dedim ben geri dönüyorum yapamayacağım, sonra aklıma yapmış olduğum iki tabanında 1 veya 0 seçimleri aklıma geldi. Ben 1 i seçmiştim ve ne olursa olsun koyduğum hedefe ulaşacaktım. Ara sokağa girdim ve bir sokak lambasının dibinde biraz tur attım. Kendimi biraz daha bilinçli hissettikten sonra başladım ve devam ettim. Hedefim yokuşun sonundaki bakkaldı. Bakkala girdiğimde nefesimde herhangi bir problem hissetmememe rağmen bakkalı görünce birden içimi bir korku kapladı gözlerimin dışarı fırladığını farkettim, nefesim kesiliyordu resmen konuşamıyordum ve tabii bunların benim amigdala'min ust seviyeye cektigi anksiyetemin bir sonucu olduğunu adım gibi bildiğim için devam ettim istediklerimi söyledim aldım ve bakkala iyi aksamlar dileyerek cıktım. Adam beni gördüğünde şaşırmıştı sanırım acayip korkmuş görünüyordum :D. Bakkaldan çıktığımda o kadar rahatlamıştım ki bunu başarmıştım, geriye sadece fazla adrenalin salınımından kaynaklı bacağımda ağırlık hissetmekten başka birşey kalmamıştı. Ne kalp atışımı duyuyordum ne başka birşey. Evet bugün bir kez daha anladım yaptığım şeylerin ne kadar doğru olduğunu ve herşeyin mükemmel olacağına dair inancım daha da arttı. Düşünsenize ben o yokuşu yazın ya da baharda tam 1.5 senedir çıkamıyordum niye? Korkuyordum. Küçücük çocuklar , yaşlı başlı amcalar çıkıyorlardı ama ben bu genç halimle kendimin hasta olduğuna inanıyordum ve yaparsam başıma birşey geleceğinden korkuyordum. Ama çıktım ve bu korku yerle bir oldu. Döngüyü kırdım çünkü. Şuan kendimi mükemmel hissediyorum. Birdahaki denememde tüm şehri koşarak turlarsam şaşmayın :))) Sizlerle yaşadığım bu olayı paylaşmak istedim. Eve geldim ve hemen bilgisayar başına oturdum yazdım.

Hepinize mutlu günler dilerim
Esen kalın

4. Gün

Anksiyete fiziksel ya da zihinsel bir hastalık değildir. Aslında hastalık değildir. Fiziksel ve zihinsel hiçbir sorununuz yok. Hatta zihinsel olarak diğer insanlardan daha fazlasına sahipsiniz, anlayın bunu. Anksiyete sadece ve sadece davranış durumudur. Öğrenilmiş davranışsal durumdur. Bu öğrenilmiş durumsa amigdalayı kaygı seviyesinde tutmaktan başka hiçbirşeye yaramaz. Döngüyü biliyoruz zaten birçok elemanı var ama en önemlisi davranışlarla bu döngüyü kırmak. Evet, davranışlarla kırmak ilk başta anksiyeteyi arttıracaktır ama bunu görmezden gelebiliriz çünkü belli bir süre sonra beyin bir karar verecektir ve amigdala normal seviyesine inecektir. Binary(2 tabanında) bir karar vermek gerekiyor. 2 Tabanındaki sayılar sadece 1 veya 0 lardan oluşur. Ya 1 i seçerek hayata yürüyeceğiz ya da 0 da takılı kalıp bu yaşananları yaşamaya devam edeceğiz. Bütün psikiyatristlerin,nörologların vurguladığı ortak nokta budur "Amigdala" sadece davranışa göre kendini programlar. Dolayısıyla sadece bunları okumakla veya başarı öykülerini okumakla anksiyeteden kurtulmak mümkün değildir. Davranışa dökmeniz gerekir... Şunu sakın unutmayın anksiyeteniz ne kadar yüksek olursa olsun isterse tansiyonunuz 20/14 olsun ister kalbini 200bpm de atsın Anksiyete size hiçbirşey yapmayacak. Hiçbir zaman aklınızı kaçırıp yitirmeyeceksiniz. Çünkü bu hissedilen şeyler sadece gereksiz duygular ve hisler, duygular ve hisler size zarar veremez. Lütfen bu blogu bugün okuyan herkes davranışlarını hemen değiştirmeye başlasın ve söylediklerimi uygulasın, ve anksiyete düzeyinin ne kadar kendisine bağlı olduğunu görsün. Beyniniz bunu 1 günde anlamazsa 1 haftada , 1 haftada anlamazsa 1 ayda anlayacak ama mutlaka anlayacak. Emin olun....

6 Mart 2012 Salı

3. Gün


Bugün, dün yaptığım spordan dolayı kaslarımın ağrımasına rağmen kendimi ruhen zinde hissediyorum. Evet hala kaygılıyım ama senelerdir alışılmış bir davranışın 1-2 günde düzelmesini kim bekleyebilir? Bunun yanında 1-2 günde de olsa çok büyük değişimler gözlemledim kendimde. Artık az da olsa farkettiğim ana kadar gün içinde rahat olabildiğimi gördüm, 1-2 dakika da sürse bu gerçekten harika bir duygu. Ayrıca aynada kendime bakarken uzun yıllar sonra dik durmaya başladığımı farkettim. 

Bugün sizlerle yaptığım araştırmaları paylaşacağım. Bütün bunlar neden oluyor , niçin bu düşünceleri hissediyoruz. Öncelikle bilmeniz gereken şu ki, eğer anksiyete veya panik atak gibi rahatsızlıklar yaşıyorsanız beyninizin yaratıcılığının normal insanlara göre çok çok fazla olduğundan emin olabilirsiniz. Beyninizde mükemmel denebilecek şekilde yaratıcı nöronlarınız var. Ancak bilimsel veriler gösteriyor ki insan beynindeki nöronların görevleri yapılan işlere , onları kullanma biçimimize göre değişiyor. Asıl sebep bu mu? Yani siz o nöronlarınızı tamamen kendi isteğinizle panik atak için kullanıp hayatınızı berbat duruma mı getiriyorsunuz? Tabii ki hayır.

 Beynimizde küçük bir organ var adı "Amigdala". Bu organcık, beynimizin termostatı, ayar merkezi. Korktuğumuz zaman ibreyi yukarı çekip vücudu uyaran , adrenalin salınımını ayarlayan merkez işte tam burası. Sizi bir köpek kovalar amigdala sayesinde korkarsınız kaçmaya veya onla savaşmaya karar verirsiniz. Yani amigdalanın bizim hayatta kalmamız, yaşamamız ve zorluklara karşı göğüs germemizde büyük bir önemi var. Köpek kovalama durumunda tehlike ortadan kaybolunca amigdala tekrar normal seviyesine döner ve siz normal olarak hayatınıza devam edersiniz. Anksiyetede ise problem şudur , hayatta yaşadığınız duygusal ve travmatik olaylar sonucu Amigdala'nızın ayarı yüksek seviyede tabiri caizse takılı kalır. Beyniniz bütün duyu organlarına sinyaller gönderir , duyu organlarınız varolan tehlikeyi bulmak için hassaslaşır. Önce dışarıya bakar , dışarda herhangi bir tehlike bulamaz ve sonra kendinize bakmaya başlar. Orada ne vardır sizce? Amigdala'nızın yüksek seviyede çakılı kalmasından dolayı oluşan semptomlar, bilinçaltınız onlardan birini bulur(kalp çarpıntısı, kalpte ritmik bozukluk, göğüste gerginlik, halsizlik , baş dönmesi vs…) ve bunları bir tehlike olarak değerlendirir. Beyniniz düşünür ve der ki evet gerçekten bir tehlike varmış, amigdalanız yukarıda kalmaya devam eder, yeni semptomlar oluşur , beyniniz bunları tehlike olarak algılar ve bu döngü böyle devam eder. Hatta bu semptomları bilinçli olarak ciddiye alıp beta bloker tarzı ilaçlar kullanırsanız bu sefer varolan anksiyetenizi daha da arttırırsınız. Çünkü anksiyeteden dolayı her ilaç aldığınızda bilinç altınıza şu mesajı verirsiniz: " Bu benim için gerçekten büyük bir tehlike eğer ben bu ilacı almasaydım kalbim durabilirdi, ölebilirdim". Gördüğünüz gibi ilaç kullanmak sadece varolan anksiyeteyi arttırmaktan başka hiçbirşey yapmayacaktır. Günümüzde Amerika ve İngiltere'de hastalara düzelmek için kullandıkları ilaçları bırakmaları doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Tabii ki bunun yine doktor kontrolünde düzenli olarak yapılması gerekmekte. Bilinçaltınıza , amigdalanıza hatta kendi bilincinize şu mesajı vermeniz gerekmekte, " Benim çevremde veya kendi vücudumda hiçbir tehlike yok , son derece rahatım". Evet beynimizin bunu öğrenmesi gerekiyor.  Bu mesajı vermek için de kimseden destek almadan tek başımıza bunla yüzleşmek ve her ne olursa olsun eskiden yaptığımız şeyleri yapmak gerekiyor. Bu zamana kadar ilaçlar kullandım, hep korktum  tam olarak yüzleşemedim, hiçbir şekilde de zarar görmedim. Daha önce de bunları yaşıyordum şimdi de. Dünya çapında panik atak yüzünden zarar gören tek bir hasta bile yok, onunla yüzleşme ve beynime bana birşey olmayacak mesajını verme zamanı geldi. Bir süre sonra amigdala, hiçbir tehlike olmadığını anlayacak ve kendi seviyesine geri dönecektir. Bilinçaltımızda anksiyeteyi besleyen yaptığımız birkaç davranışı da aşşağıda sıralamak istiyorum.

1- Sürekli doktora gitmek,  çeşitli testler yaptırmak
2- Tansiyon ve nabız ölçtürmek(Anksiyete yüzünden ikisi de yükselebilir)
3- Panik Atak sırasında ilaçlara sarılmak veya başka birilerinden bişeyler beklemek
4- Sürekli bize hiçbir yararı olmayan, olumsuz cümleler kurmak.
5- İnternetten belirtileri araştırmak.
6- Panik atak forumlarına girip, sürekli oradaki insanların yazdıklarını okumak.
7- Kendinize sürekli anksiyete gibi bir rahatsızlığınızın olduğunu söylemek. Barındırmayın bu düşünceyi.


Not: Anlattığım herşey yabancı , psikiyatristlerin ve psikologların yazdıkları makalelerden okuduklarımdır. Anlaşılmayan herhangi birşey ya da bir sorunuz varsa bana yorum yaparak iletebilirsiniz. Yabancı dili olanlar "Linden Method" ve "Cognitive Behavioral Therapy" hakkında araştırma yapıp daha fazla bilgi alabilirler. 

Mutlu ve huzurlu günler dilerim.

2. Gün


2. Gün

Bugün spor yaptım. Spor yaparken her ne kadar kalbim deli gibi çarpsa da kalbimin durabileceğini düşünsem de bunların sadece gerçek olmayan , geçersiz düşünceler olduğunu kendime hatırlattım.  Vücudumun istisnasız her kası üzerinde çalıştım ve benim bu zamana kadar anksiyetem yüzünden onları çalışmaktan ve güçlü olmaktan mahrum bıraktığımı anladım. Yaklaşık 20 dakika oldu egzersizleri bitireli, vücudumda herhangi bir ağrı hissetmiyorum, biraz halsizim ve biraz kaygılı gibiyim ama bunun da her zamanki durumumdan bir farkı yok  demek ki olan bitenlerin kalbimle ya da sağlığımla hiçbir ilgisi yokmuş demek ki bunlar sadece beynimin kurmacalarından başka birşey değilmiş. Eğer kalbimde bir sorun olsaydı bugun onu o kadar zorlamam karşısında durması gerekirdi. Herşey harika olacak inanıyorum. Ne ben ne de bu duyguları yaşayan kimse bunu haketmiyor. Programa devam edeceğim ve olan biteni yine size aktaracağım. 

(Çok ufak bir ayrıntı , spor yaparken aklıma lise yıllarım geldi. Lise yıllarımda da spor yaparken arkadaşlarımla basketbol oynarken bugünkü spor yaptığımda aklıma gelen düşünceleri hissediyordum ve hiçbir zaman 40 dakikadan fazla basketbol oynadığımı hatırlamıyorum bu düşünceler hep benim bir bahaneyle oyunu yarıda kesmeme sebep oluyordu(O zamanlar bundan hiçbir şikayetim yoktu, içten içe düşüncelerdi ve belki kendim bile o zaman bunların farkında değildim). Yani işin aslı şimdi çok daha açık , yıllarca bir hobi gibi kendime bu davranışları öğretmişim ve bu öğrenilmiş davranışların yerine başka davranışlar koymam gerekiyor. Bunu nasıl yapacağım? Bundan sonraki davranışlarımla. )

5 Mart 2012 Pazartesi

1. Gün


1. Gün

Bugün birinci gün. Aslında dün karar vermiştim herşeyi bırakmaya ve bununla yüzleşmeye. Yüzleşmiştim de ve hic ilaç almadan paniğimin doruk seviyede olduğu sırada dışarı çiktim , yokuşta yürüdüm, dışarda telefonla konuştum sigara içtim ve eve geldiğim zaman , Xanax aldığım zamandan daha rahattım . Çünkü kalp krizi geçireceğimi sanıyordum ve kalbimi zorladım ve bu varsayımın gerçek olmadığını kendi kendime ispat etmiş oldum. Ancak sonrasında yaşadığım duygusal olaylar yüzünden kendimi bıraktım ve tekrardan ilaçlara sarıldım. Yaklaşık 13 aydır bu illetle hergün her saat başbaşayım ve anksiyetesiz bir hayat düşünemez hale geldim. Bunun hiç hayatımdan gitmeyeceğini düşünüyordum. Lakin 13 aydır yaptığım yoğun araştırmalar(yurtdışı ve yurtiçi) sonucu insan beynini programlamanın tek yolunun davranışlar olduğunu öğrendim. İnsan beynini , düşünceleri programlayacak herhangi bir sihirli ilaç henüz icad edilmedi ve bundan sonra da icad edilmeyecek. Anksiyeteyi tedavi amaçlı kullanılan ilaçların hemen hemen hepsi insana biraz mutluluk biraz sakinleştirme sağlayarak ve bunlardan çok daha fazla onlar için psikolojik bir dayanak oluşturarak bu işi yapmaya çalışıyordu. Şahsi olarak neredeyse bütün antidepresanları kullandım ve hiçbiri etki etmedi. Xanax ise sadece geçici bir süre etki ediyordu, bu etki ettiği süre zarfında ise anksiyetenin hala orada durduğunu hissediyorsunuz ve bu sizi huzursuz etmeye devam ediyor. Bu sefer tamamen bambaşka birşey yapacağım, hiçbir ilaç kullanmayacağım ve anksiyetenin gerçekten anlamsız ve geçersiz düşünceler olduğunu kendime ıspat edeceğim. Bugün bu kararı büyük bir kararlılıkla uygulayacağıma dair kendime söz verdim. Çünkü bugün resmen ölü gibiydim ve  sanırım 13 aydır yaşadığım en kötü durumdu bu yaşadığım bütün enerjim çekilmişti ve kendimi psikolojik olarak ölmüş gibi hissediyordum. Artık bunlardan kurtulmanın zamanı geldi. İlaçlara veya diğer insanlara güvenip onları bir sığınacak yer haline getirmek varolan anksiyeteyi arttırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Dolayısıyla artık bununla tek başına yüzleşme ve gerçeğin ortaya çıkma vakti geldi. Bu rahatsızlığı uzun süredir yaşayanların "Atak sırasında bunları yapman imkansız", "Bunları söyleyebildiğine göre seninki biraz hafif" der gibi olduklarını hissediyorum. Size şunu söyleyeyim, bu rahatsızlıkla ilk tanıştığımda 10 yaşındaydım ve şuanda 22 yaşındayım. 12 senedir kullandığım ilaçlar , yaptığım davranışlarım benim anksiyetemi azaltmak yerine arttırdı ve en sonunda patlama noktasındayım. Yaşadığınız ve benim yaşamamış olabileceğim tek bir semptom bile yok bundan emin olun. Eğer başarılı olursam , uzun süredir bu rahatsızlıkla başbaşa kalan insanlara da bir umut ışığı olmuş olacağım. Yöntem çok basit ve net bu zamana kadar yaptıklarımın tam tersini yapacağım ve beynim bana neyi yapmamı söylüyorsa tam tersini yapacağım bakalım ne olacak. Gelişmeleri yine bu günlükten saati saatine aktaracağım. 
Arkadaşlar Merhaba,

Panik atak ve anksiyete ile henüz 10 yaşındayken tanıştım. O zamanlar gittiğim psikiyatristler verilen ilaçlar benim varolan anksiyetemi arttırmaktan başka bir işe yaramadı. 22 yaşına geldim ve şuanda 10 yaşındaki durumumdan çok daha kötüyüm. Artık tamamen farklı bir program uygulamaya karar verdim ve bu programi uygularken yaşadıklarımı bu blogtan sizlerle paylaşmak istiyorum. Başarılı olacağıma ve henüz bu illeti hayatından atamamış insanlara da bir umut ışığı olacağıma inanıyorum.

Mutlu bir gelecek bizleri bekliyor...